DEVA
Partisi Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen, “Türkiye iktisadi büyüme
trendinde orta gelir tuzağına takılmış, düşük gelire doğru ilerliyor. Bunun
sebebi Dünya’nın teknoloji ve girişimcilik temelli bir süreç ile yeni bir
ekonomik ve sosyo-kültürel evreye hızla ilerlemesi, ülkemizin bu gelişmelerden
uzak kalmasıdır. Maalesef bizim, değişen şartlara hazırlanmamış olmamız, dünya
pazarından aldığımız payı küçültüyor.”dedi.
Böyle bir
sürecin bir benzeri ile 100 yıl öncede karşılaştık. 250 yıl önce sanayii
devriminin başlangıcı ile ilerleyen ülkeler 100 yıl önce bu sürece ayak
uyduramayan Osmanlı Devleti’nin parçalanmasına neden oldu.
Buna
karşı koyamadık ama son bir refleks ile Kurtuluş Savaşını başlattık ve Türkiye
Cumhuriyeti’ni kurduk. Savaşın kazanılması yetmeyecek, savaş sonrasında sanayii
devriminin bir parçası olmak için atılım yapmak gerekecekti.
Gazi
Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş savaşının en zor zamanlarında, düşman
kuvvetlerinin kesin sonuca ulaşmak hayaliyle, baskılarını arttırdıkları zamanda
Ankara’da Maarif Kongresini toplayarak eğitimin gelecek yüzyıla bizi
hazırlayacak yegâne araç olacağını göstermiştir.
Cephedeki
şartların ağırlığına rağmen, bu Kongrenin ertelemesine razı olmamış, hatta
Kongrenin açılış konuşmasını kendisi yapmıştır.
Bu kongre
daha sonra gerçekleştirilen Heyet‐İlmiye toplantılarının ve akabindeki Milli
Eğitim Şuralarının bir anlamda temelini oluşturmuştur.
Eğitim,
Atatürk için ilk tercihti.
Bugün
yeni dünyanın kurulmasının neredeyse başındayız. Her ülke gibi bu sürece adapte
olmaya çalışıyoruz. Bizi bu yeni dünyaya, yeni anlayışla tasarlanmış eğitim
sistemimiz hazırlayacaktır.
Teknoloji
ve girişimcilik temelli ekonomi ve beraberinde getirdiği sosyo-kültürel toplum,
sanayii toplumunda olduğu gibi tek tip değil daha çeşitli, daha özgür düşünen,
başladığı işi bitiren, paydaşları ile iş bölümü yapabilen, kendi kendine
öğrenen, daha dünya ile entegre, risk almaya yatkın bir eğitim yapısı
ihtiyacını ortaya koyuyor.
Dijital
dünyanın nimetlerinden faydalanan ama odak yeteneğini kaybetmemiş öğrenciler
ilk hedefimiz olmalı.
Bu süreç,
son bir senedir küresel pandemi ile teste uğradı ve pandemi sonrasında ‘Yeni
Normal’ olarak hızlanacak.
Bugün
görüyoruz ki eğitim noktasında ne pandemi öncesinde hazırdık veya hazırlanma
ihtiyacındaydık ne de pandemi sürecinde eğitimi öne çıkaran bir tutum
sergileyebildik.
Eğitim
ilk tercihimiz olmalıydı.
Pandemide
okullar İLK açılmalı SON kapatılmalıydı.
Aşılanmada
ilk tercih OKUL olmalıydı. Okullar merkez alınmalı çember çember temas riski
olanlara aşılama genişletilmeliydi.
Bu
kapsamda, DEVA Partisi’nin okulların açılışı için zaruri gördüğü tedbirler
şunlardır:
1. MEB okul bütçesinin hızlıca artırılması
ve pandemi sürecinde bilgi ve verilerin şeffaf paylaşılması gerekmektedir.
2. Aşıda öncelik algoritması okulu merkeze
almalı, temas riski olanlara doğru dalga dalga genişletilmelidir. Okul içinde
sosyal mesafe kuralları ve dijital salgın takip süreçleri uygulanmalıdır.
3. Cumartesi günleri eğitime dâhil
edilmelidir. Öğretmenlere ek mesai ücreti ödenmelidir.
4. Fiziksel şartlar yeniden
düzenlenmelidir. Sınıflar ve ortak kullanım alanları düzenli aralıklarla
havalandırılmalı ve dezenfekte edilmelidir. Hizmetli personel eksiği hızlı
istihdam ile giderilmeli ve hijyenden kati suretle taviz verilmemelidir.
Okulların çevresinde hızlı kiralama yapılarak seyreltilmiş fiziki alt yapıya
geçilmelidir.
5. Okullarda en az bir sağlık odası
kurulmalıdır. Şüpheli durumlarda, öğrenci ya da öğretmenlerin filyasyon ekibi
ya da öğrenci velisi gelene dek bu odada izolasyonu sağlanmalıdır.
6. ‘Hibrid Eğitim Modeli’ benimsenmelidir.
Öğrencilerimizin okula gitmediği günlerde evlerde internet ya da televizyon
üzerinden ek ders ya da pratik yapma şeklinde eğitim süreci devam
ettirilmelidir. EBA’ya erişim konusunda yaşanan sıkıntılar servis
sağlayıcılardan kalite kontrollü toplu kapasite alımları ile acilen
giderilmelidir. EBA ders içerikleri yetişmiş eğitim insanlarımızı kullanarak
kitle kaynak ile çoğaltılmalıdır.
7. İllerde ‘Eğitim Koordinasyon Kurulları’
oluşturulmalıdır. Tedbirlerin denetimi iller bazında eğitim ve sağlık
müdürlüklerinin işbirliğine dayanan koordinasyon birimleri tarafından
sağlanmalıdır.
8. Kademeli açılış kıstasları somut ve
ölçülebilir hâle getirilmelidir. İlkokul, 8. sınıf ve 12. sınıf dışında kalan
5, 6, 7, 9, 10, 11. sınıfların yüz yüze eğitime başlaması için somut verilere
dayanan kıstaslar oluşturulmalıdır. Karar yerel makamlara devredilecek ise,
vaka sayılarının il/ilçe nüfus sayısına oranına göre belirlenen somut bir veri
ve ile karar verilmesi gerekmektedir. Aksi durumda farklı uygulamalar
nedeniyle, kaotik bir durum ortaya çıkacaktır.
9. Bölgesel uygulamaların önü açılmalıdır.
İlde, ilçede veya köylerimizde vaka sayılarının artışı söz konusu olduğunda,
gereken tedbirlerin alınması için yerel idari mekanizmalara yetki verilmelidir.
Bu sebeple vaka sayıları şeffaflık ilkesi çerçevesinde düzenli olarak yerel
idari birimlerle paylaşılmalıdır.
10. Köy okullarındaki eksiklikler acilen
giderilmelidir. Köy okullarında personel eksikliği had safhadadır. Personel
eksiği olan köy okullarında acil olarak hizmetli görevlendirilmesi
yapılmalıdır. Köy ortamının izolasyon avantajı değerlendirilmeli, yoklukta
eşitlemeden kaçınılmalıdır. “denildi.
Fatih
projesi gibi tam bu zamanda ihtiyacımız olacak, her çocuğa bir bilgisayar
projesi neden başarısız oldu irdelenmeli ve hızla daha iyi bir çözüm ortaya
konulmalıydı.
Neden
internet alt yapımız herkesten geride kaldı konuşmalıydık.
Neden
dijital içerik oluşturamadık, tartışmalıydık.
Bugün eğitim
sistemimizi düşünürken hem geleceğe bakmalı hem de günümüzde olan sorunları
çözmeliyiz.
Amacımız
3 yaşından itibaren hayat boyu süren bir eğitim süreci olmalıdır.
Eğitim
sistemi işsizliği geciktirmek için kulanılmamalı, geleceğin mesleklerine göre
kendini adapte edebilen bir yapı ile işe giren ve iş kurabilen bir mezun
kitlesini hedeflemelidir.
Bu
sürecin mimarları olan öğretmenlerimizin meslek kanunu hızla düzenlenmeli,
tayin hakkı, özlük hakkı gibi sorunlar giderilmelidir. Hibrit eğitim anlayışı
içinde yeniden tasarlanacak öğretmen kavramı ile havuz genişletilmeli, atanan,
atanamayan, Piktes, emekli öğretmenler gibi kadrolar bu havuzun parçası
olmalıdır.
Ayrıca
günün ihtiyaçlarına göre üniversite kontenjan planlaması yeni kurulacak
Akademik Planlama ve Akademik Ölçme merkezleri ile yapılmalıdır.
Yeni
dünya, her yerde üniversite kavramını yeniden tartışmaya açıyor.
Bizler
belki geriden geldiğimiz için sanayi devrinde beklenen üniversite ve endüstri
sinerjisini yakalayamadık. İkisi de kendi döngüsü içinde ilerledi.
Ama yeni
girişimci ekonomi için üniversitelerimizin yeniden tasarlanması elzemdir.
Üniversiteler
kendi oluşturacakları Mütevelli Heyetleri ile kendilerini yöneten kendi mali
kaynaklarını daha çok öğrenci alarak veya daha çok araştırma yaparak oluşturan
bir serbestlikte ilerlemelidir.
Üniversiteler
Mütevelli Heyetleri ile kendi rektörlerini seçebilmeli, sistemde denge unsuru
olarak rektörün görevden alınması ve Mütevelli Heyetin feshedilmesi
mekanizmaları olmalıdır.
Bu
minvalde geçtiğimiz Mart ayında 10 madde ile yeni üniversite modelini
tartışmaya açtık.
Üniversite
tasarımızın devamı olarak artık liselerin de üniversiteler ile yükseköğrenimin
parçası olması gerektiğini düşünüyoruz.
İlk
olarak Tarım Lisesi modelini açıkladık. Geleceğin teknoloji ve girişimcilik
dalgasının tarımda olacağını düşünüyoruz.
Geniş
tarım arazilerimizin genç nüfusumuzla birleştirecek süreci tarım liselerinden
başlatmamız gerektiği inancındayız.
Pandemi,
gıdaya, tarıma, hayvancılığa olan ihtiyacı perçinledi.
Bunların
ötesinde çocukların nitelikli ve kaliteli eğitime erişim için eşit fırsatlara
sahip olması gerekir.
Fırsat
eşitliği Cumhuriyetin ürünüdür.
Eğitimin
finansmanı önemlidir. Finansman ihtiyacı duyan öğrencilerimizi desteklemek için
Eğitim Destek Banka Kartını geliştirdik.
Verilerin
yapay zekâ destekli işlenmesi ile ihtiyacı olan aileler tespit edilecek,
ihtiyaç kalemleri her öğrencini kartına TL olarak yüklenecek şekilde planladık.
Böylece
sosyal yardımda adalet ve hakkaniyet sağlamak yanında çocuklarımızın eğitim
döngüsünden kolayca çıkmasını engelleyeceğiz.
Aynı
şekilde devlet üniversiteyi direk mali olarak desteklemeyecek, üniversiteyi kazanan
öğrencinin kartına üniversitenin maliyeti yüklenecek, öğrenci isterse devlet
üniversitesinde isterse de üstünü tamamlayarak vakıf üniversitesinde bunu
kullanabilecek.
Sözlerimi
birkaç temel hususun altını çizerek tamamlamak istiyorum.
Eğitim
sisteminin amacı iyi insan yetiştirmektir, ayrıca işinde iyi olacak insanı da
yetiştirmektir.
Bundan
dolayı her öğrenci, karakteri, sorumluluğu, yetenekleri, azmi gibi özellikleri
ile dikkate alınmalı, kişisel müfredatlarla içindeki cevher çıkarılmalıdır.
Eğitimde
geride bırakılacak tek fert yoktur.
Bu zamana
kadar maliyet noktasında böyle bir sistem imkansızdı ama dijital dünyanın az
maliyet çok fayda denkleminde mümkün gözükmektedir.
Bunu
herkesten önce içselleştirmeli ve yarıştan geri kalmamak için başarmalıyız.
Atatürk
benim ümidim gençliktedir demişti bende sözü Gençlik Politikaları Başkanımıza
bırakmak istiyorum.”dedi.
Prof. Dr.
Mustafa Ergen, Kimdir?
İTÜ'de
öğretim üyesidir. Lisans derecesini üniversite birinciliği ile ODTÜ
Elektrik-Elektronik Mühendisliğinden almış, yüksek lisans ve doktora
derecelerini Kaliforniya Berkeley Üniversitesi Elektrik Mühendisliği ve
Bilgisayar Bilimleri bölümünden kablosuz haberleşme üzerine yazdığı tezlerle
tamamlamıştır. Aynı okulun uluslararası çalışmalar bölümünden Silikon
Vadisinden fayda sağlayan ülkeleri incelediği teziyle ikinci yüksek lisans
derecesini almış ve HAAS işletme okulundan teknoloji yönetimi programını
bitirmiştir. Silikon Vadisinde WiChorus Inc. adlı mobil haberleşme şirketini
kurmuş ve şirketin Tellabs şirketi tarafından satın alınmasıyla yurda
dönmüştür. 2010 yılından beri kendi şirketlerinde, özel sektörde ve
üniversitelerde çeşitli üst düzey görevler almaktadır. TOBB Ekonomi ve
Teknoloji Üniversitesinde mütevelli heyetinde görev almıştır. Boğaziçi
Üniversitesinde dersler vermiş, Koç Üniversitesinde Adjunct Profesör olarak
ders vermektedir. En son Türk Telekom Baş Teknoloji Danışmanı, Turcas Petrol
A.Ş.’de ve Güneş Sigorta A.Ş.’de bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev
almış, Turkcell Vakfı ve UC Berkeley AMENA Programında danışma kurulu üyesi
olarak görev almaktadır. Son kurduğu risk yatırımı destekli Ambeent A.Ş. ve
Next-Ion Inc. firmalarında kablosuz haberleşme ve enerji üzerine ARGE
yapmaktadır. Ayrıca, kırk beş patent başvurusu ve ellinin üzerinde makalesi
bulunmaktadır. Üç kitabı yayınlanmıştır;
•Girişimci
Kapital: Silikon Vadisi Tarihi ve Startup Ekonomisi, 3. Baskı, Alfa, İstanbul –
2018,
•移动宽带系统——包括WiMAX和LTE,
PHEI, Çin – 2011,
•Mobile
Broadband: Including WiMAX and LTE, Springer, New York – 2009,
•Multicarrier
Digital Communications, Theory and Applications of OFDM, Springer, New York –
2004.
. DEVA
Partisi Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen