Haber Hattı ve Reklam İletişim : 0543 722 30 15

[email protected]

italyano

Altılı Masa kimi aday gösterirse göstersin HDP’nin desteği olmadan seçim kazanamaz’

30 Ocak 2023
Altılı Masa kimi aday gösterirse göstersin HDP’nin desteği olmadan seçim kazanamaz’

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç; Kürt seçmenin eğilimlerini, HDP'nin aday kararını ve Altılı Masa'yı Kronos’a yorumladı: "

Altılı Masa kimi aday gösterirse göstersin HDP seçmeninin beklentileri için müzakere yürütmesi zorunlu görünüyor. Aksi halde kazanmaları mümkün değil."



Seçim sürecine giderken HDP üzerindeki baskılar; parti kapatma girişiminden, siyasi yasak taleplerine oradan parti hesaplarına bloke konulmasına kadar uzanan bir dizi çeşitlilikte artarak sürüyor. Bu aşamada ana akım muhalefetin ‘iyi bir sınav vermediği’ değerlendirmeleri sıklıkla yapıldı. HDP’yi kapatma davası ile parti hesaplarına konulan bloke, Altılı Masa cephesinde ancak birkaç zayıf ve şahsi kınamayla anıldı/geçiştirildi. HDP’nin, Altılı Masa’nın ortak aday konusunda kendilerini bir anlamda ‘yok sayan’ tavrına yanıtı, ‘kendi adayını çıkartacağı’ açıklaması oldu. Bu tartışma çeşitli veçheleriyle devam ederken, Diyarbakır merkezli Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç’le tüm bu tablonun seçimler açısından olası sonuçlarını ve Bölge’deki Kürt seçmenin seçim eğilimlerini konuştuk.


Siyasetin iktidar ve muhalefet açısından risk ve olanak taşıyan alanlarına dikkat çeken Genç, muhalefetin en önemli olanağı olarak alternatif arayan ve yüzde 70’lerde seyreden seçmen grubunun varlığına işaret etti.


Sözü, uzun yıllardır Kürt illerinde saha araştırmalar yapan ve “Gelişen süreçte muhalefet, beklenti ve olanaklarla uyumlu politika yürütmekte güçlük çekti. Seçmeni kucaklayacak, güven verecek politikalar üretmekte oldukça tutucu davrandı” diyen Yüksel Genç’e bırakıyoruz.


HDP SEÇMENİ, ‘ADAY’ KARARININ MUHALEFETİ DÖNÜŞTÜREBİLMESİNİ UMUYOR


Altılı Masa’nın HDP’yi dışlayan tutumunun ardından HDP’nin 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi adayını çıkaracağını açıklaması Kürt illerinde nasıl bir karşılık buldu?


HDP’nin kararının seçmen üzerinde pozitif etkiler yarattığını söylemek mümkün. HDP seçmeninin uzunca bir zamandır partisinin, kendisinin ve taleplerinin yok sayılmasına, görmezden gelinmesine, çantada keklik görülmesine dair bir kızgınlığı da vardı. Kendi adayları ile seçime girmek bu anlamda da HDP seçmeni için mühim görünüyor.


Son bir yıl içinde yaptığımız tüm saha çalışmalarında Kürt illerindeki HDP seçmeninin kendi adayı ile CB seçimlerine girmesine dönük talebin yükselerek sürdüğünü ölçüyorduk. HDP’nin kararı bu bakımdan seçmeninin talebini karşılamak olarak okunabileceği gibi, seçmeninin onayına hazi bir karar olarak da okunabilir. Görebildiğimiz kadarı ile karar HDP seçmenini motive etti, seçim atmosferine soktu. Seçim sürecinde önemli bir özne oldukları duygusunu güçlendirdi.


Millet İttifakı’ndan beklediği değeri görmediğini düşünen HDP seçmeni bu biçimde 3’üncü bir güç olarak seçim sürecinde “Biz de varız” deme fırsatını yakalamış görünüyor. Ayrıca bu karar ile ortaya koyacağı gücün muhalefeti de dönüştürebilmesini umuyor.


ANA AKIM MUHALEFET İYİ BİR SINAV VEREMEDİ


HDP’nin kapatılması girişimi ve parti hesaplarına bloke konulması konusunda ana akım muhalefet nasıl bir sınav verdi? Seçimlere yaklaşırken bu tutumda bir değişiklik olması mümkün mü?  Kürt seçmen, bu bir tür kayıtsızlık tablosunu nasıl okuyor?



HDP’nin kapatılması davasına dair bölgedeki seçmenin beklenti ve görüşlerini dava açıldığından bu yana ölçüyoruz. Bölge seçmeni muhalefetten oldukça aktif bir sahiplenme ve karşı tutum talep ediyordu. Doğrusu ilgili partilerin kapatılma davasını kınayan açıklamalardan bile imtina ettiği bir zaman dilimi yaşandı. Bloke konulmasına dönük reflekslerde bu bağlamın bir devamı olarak oldukça zayıf ve birkaç şahsi itirazı aşmadı. Dayanışma gösteren bir tutum ortaya çıkamadı.



Üstelik bloke kararı anayasal karar verme hükümleri açısından bile tartışmalı iken, ihsası rey içerme olasılığına rağmen muhalefet refleks göstermedi. Dolayısıyla ana akım muhalefet kapatma davası açıldığından bu yana gösterdiği tutumla pek de iyi bir sınav vermedi. Aksine uzunca bir zamandır HDP’nin meşruluğuna dair karşıt tartışma ve algıları besleyen davranışlar sergiliyorlar.



Salt Erdoğan/AKP karşıtlığının bu seçmen grubunu doğal olarak kendilerine yönelteceğine inanıyorlar. Üstelik bu seçmen grubu hem CB seçimlerini kazanmalarının hem de parlamentoda karar alabilme çoğunluğunun garantisi olduğu halde tutum bu. Bu durumlar HDP’li seçmen açısından elbette oldukça örseleyici aslında.



Seçmen tüm olanları görüyor, muhakeme ediyor ve bir tutum gösterme ihtiyacı duyuyor. Eşit bir özne olarak algılanmamayı, tanınmamayı, yok sayılmayı ama aynı zamanda oy deposu olmaya zorlanmayı geçmiş yüzyılın Kürtler ve Kürt meselesi üzerindeki hataların güncellenmesi olarak kodluyor. Seçimi tam olarak bunu kırmanın bir olanağına da dönüştürmeyi arzuluyor.


AKP’DE ERİME KADAR TOPARLANMA DA DİKKAT ÇEKİYOR 


Kürt illerini kapsayan ve seçmen eğilimlerini ölçtüğünüz son çalışmanızın sonuçlarını Eylül 2022’de kamuoyuyla paylaştınız. Orada, AKP’den kopup da muhalefete oy vermek isteyen seçmende ciddi bir geriye çekilme durumu söz konusu olduğunu, buna karşılık bu geri çekilmeden AKP’nin yararlandığı tespitini yapıyorsunuz. Kürt seçmen; bir ucunda ana akım muhalefet, diğer ucunda AKP olan bu ikiliğe nasıl yaklaşıyor?



Sonraki aylarda saha araştırmalarımızda da uzun süre kararsız kalan, bu süre zarfında muhalefeti gözleyen ancak muhalefetten beklediği hamleleri alamayınca çoğu AKP’ye oy vermiş bu seçmen grubunun bir kısmının yeniden AKP’ye dönmeye başladığını tespit etmiştik.


Yani aslında bir süredir AKP’de ki erime durdurulduğu gibi toparlanma da göze çarpıyordu. Örneğin son Bölge çalışmamızda 2018 seçimlerinde AKP’ye oy veren seçmenin bugün yüzde 70’i yeniden AKP’ye oy vereceğini bildirmiş. Bu oran bir önceki ölçümümüzde yüzde 57,4’dü.


Muhalefet partileri 2018 seçimlerinde kendilerine oy vermiş seçmeni yüzde 85-90’lar bandında yeniden partilerinde konsolide etmeyi 3 ay önce başarmıştı. Ancak AKP’de hep düşüş eğiliminde olan bu veriyi son birkaç ay da artış yönlü ölçmeye başladığımızı hatırlatmalıyım.  Türkiye çalışmalarında da benzer trendlere rastlıyoruz. Yani ana akım muhalefet başta olmak üzere muhalefet partileri uzun zaman kararsız kalmış seçmenin önemli kısmını kendilerinde konsolide etmeyi başaramamış görünüyor.


MUHALEFETE DÖNME MOTİVASYONUNU BESLEYECEK SÜREÇLER KURULAMADI


Kürt seçmen için şunları demek mümkün; kuşkusuz Kürt seçmen tanımı tekil bir kategoriyi içermiyor. Değişik politik formlara ve ideallere sahip bir seçmen grubundan bahsediyoruz. Ancak tüm farklı kategorilerinin önemli kısmı yönünü muhalefete dönme motivasyonuna ilk dönemlerde sahipti, ancak muhalefetin bu motivasyonu besleyecek süreçler kuramadığını söylemem gerekecek.


Örneğin AKP’den bağımsızlaşmış Kürt seçmeni kendinde konsolide edebilecek politikaları kurmakta zayıf kaldı. Bu seçmen grubu Kürt sorunu, ekonomik kriz gibi sorun alanlarına çözüm olabilecek, AKP döneminde elde ettikleri kazanımları korumalarını da sağlayacak aynı zamanda iktidar olma iddiası güçlü partilere oy vermeyi tercih ediyor. Ne var ki krizlere çözüm gücü açısından ikna ve güven problemini aşamayan muhalefet iktidar olma iddiasında da yer yer istikrarsızlık sergiledi. Bu seçmen grubunun bir kısmı yeniden AKP’ye oy verebileceğini bildirirken, AKP’de ki pozisyonunu sabitlemiş değil. Seçime kadar sergilenecek tavır bu seçmeni de hareketlendirecektir.


EN BÜYÜK OLANAK, ALTERNATİF ARAYAN YÜZDE 70’İN VARLIĞI 


Son çalışmanızın sonuçlarına dayanarak, siyasetin hem muhalefet hem iktidar için risk ve fırsatlar alanına işaret ettiğini söylüyorsunuz. Nedir bunlar? İlerleyen süreçte bu tablo değişebilir mi? 


Evet mevcut koşullar hem iktidar hem muhalefet için risk ve fırsatlar taşıyor. Şimdiye kadar iktidarın süreci daha iyi yönettiği, aleyhine olan durumları bile lehine bükebildiği örneklere rastladık.


İktidar için en önemli risk 20 yıldır iktidar olmalarının getirdiği yıpranma, toplumu bölen kutuplaştıran politikaların ortaya çıkardığı boğulma, otoriter yapılanma ve uygulama, toplumun ve sistemin ekonomik krize direnme olanaklarının oldukça güçsüzleşmiş olması, yaşanan krizlerin müsebbibi olmaları, toplumun alternatif arama ihtiyacı…vb.


Lehe olan durum ise deneyimleri, devlet olanaklarını kullanma konusundaki sınırsızlıkları, toplumun hassasiyetlerini kontrol etme becerileri, dünya konjonktüründeki dağınıklık, muhalefetin sergilediği ve sergileyebileceği zaafları kullanabilme kapasitesi….

Bakın İktidar bir yandan gerilim hatlarını tırmandırıyor, bir yandan sorunların çözüm adresi olarak kendini kodluyor. Bunu nasıl yapıyor? Ülkenin devasa sorunlarını kendisinden başkasının çözemeyeceğini gösteren atraksiyonlarla yapıyor. Mevcut kriz ve sorunların sahibi olan iktidar algısı giderek onları çözse çözse bu iktidar çözer algısı ile kapatılıyor. Oldukça illüzyonist yanlar taşısa da iktidar seçim sürecinde oldukça emin ilerliyor.



Muhalefetin en önemli olanağı ise iktidar için risk ve olumsuzluk taşıyan yanlardı. Alternatif arayan, krizleri çözücü başka çözüm adreslerine yönelmek isteyen yüzde 70’lerde seyreden bir seçmen grubunun varlığı en büyük olanaktı.


MUHALEFET, BEKLENTİLERLE UYUMLU POLİTİKALAR YÜRÜTMEKTE GÜÇLÜK ÇEKTİ 


Ancak gelişen süreç de muhalefet; beklenti ve olanaklarla uyumlu politika yürütmekte güçlük çekti. Seçmeni kucaklayacak, güven verecek politikalar üretmekte oldukça tutucu davrandı. Özellikle ana akım muhalefet son Altılı Masa toplantısına kadar tüm toplum kesimlerini kapsayamadı. Çözüm üreten bir adres değil de daha çok yalpalayan, içerde konum, koltuk, yetki tartışmalarına boğulan, iktidar partisinin kurduğu gündem ve çözüm çeperlerine eklemlenen, başörtüsü çıkışında olduğu gibi kendi gündemini dahi iktidara kaptıran, İmamoğlu’na verilen ceza meselesinde görüleceği üzere mağduriyetini siyasete eviremeyen bir profil çizdi.


ERDOĞAN’IN BÖLGEDEN OY ALMA ORANI YÜZDE 20’DE SABİTLENMİŞ GÖRÜLÜYOR



HDP, henüz kendi adayını çıkaracağını açıklamamışken, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kürt illerinde Erdoğan’ın alabildiği yüzde 20,5’e karşılık, Kılıçdaroğlu’nun oy oranını yüzde 45 olarak ölçtünüz. Ve Erdoğan karşısında en güçlü rakibin Kılıçdaroğlu olduğu görülüyor. Tüm bu tabloyu nasıl okuyabiliriz?   


Bahsettiğiniz eylül ayı çalışması idi. Son çalışmamıza göre ortak aday olunması halinde yüzde 41,7’si Kemal Kılıçdaroğlu’na, yüzde 20’si ise Recep Tayyip Erdoğan’a oy vereceğini söylemiş. Muhalefetin olası CB adayları içinde uzunca zamandır olduğu gibi Kılıçdaroğlu yine ilk sırayı alsa bile oy verme eğiliminde belirgin düşüşlerle karşılaştığımızı belirtmeliyim. Bu defa HDP’li seçmen arasında ‘Sandığa gitmeyeceğim’ diyenlerin oranında dikkat çekici bir artışa rastlandı.


Aslında muhalefette adı geçen diğer olası ortak adaylara da oy verme eğiliminin düşmeye başladığını, sandığa gitme motivasyonunun düştüğünü ölçtük. Buradan şu sonucu en baştan söylemek gerekecek; Erdoğan’ın bölgede oy alma oranı yüzde 20 dolayında sabitlenmiş görünüyor. Muhalefetin ortak adayı Kılıçdaroğlu ilk sırada tercih edilen aday olma potansiyelini koruyor. Ancak 6’lı masadan çıkacak aday, ortak aday olsa bile seçmenin talep ve beklentileri ile uyumlu politikalar üretemez ise HDP’li seçmeni ve bir kısım genç seçmeni sandığa götürememe riski taşıyor.


EN BÜYÜK KARASIZ SEÇMEN DAHA ÖNCE AKP’YE OY VERMİŞ OLAN SEÇMEN


Kürt illerindeki ‘kararsız seçmen’e ilişkin tespitleriniz nedir? Kürt seçmenin oy verme davranışını, seçim tercihlerini belirleyecek temel dinamikler neler olacak?  


Saha çalışmalarımıza göre en yüksek kararsız seçmen profilini; daha önce AKP’ye oy vermiş seçmenler ve aralarında ilk defa oy verecekleri de barındıran 18-24 yaş arası gruptaki gençler oluşturuyor.


AKP’ye oy vermiş ama uzun süre kararsız kalmış 12 puanlık bir seçmen grubu vardı. Bu grubun önemli kısmı Deva Partisine geçme potansiyeli taşıyordu. Ancak Deva bu grubu kapsayamayınca, iktidar partisi olma olasılığı gördükleri CHP’ye yöneldi büyük kısmı. Ancak CHP’nin iddia ve çözüm adresi olma konusunda zafiyetler taşıdığını düşünen bu seçmen grubunun bir kısmı uzun aradan sonra yeniden AKP’ye döndü.


Ancak bu kesimde dahil hala kararsız olan seçmen güvenilir, güçlü atraksiyonlarla adres değiştirebilir. Kararsızların adres netsizliğinin;  partilerin, Kürt sorunu, ekonomik kriz, demokratikleşme krizi gibi kriz alanlarına getireceği güvenilir çözüm söylem ve politikaları, iktidar olma iddiası yanında istikrar getireceklerine dair güvenceleri sunması, bu politika ve güvenceleri uygulayacak adayların tercih edilmesi halinde aşılacağını öngörmek mümkün. Gençlere dair güven ve umut yükleyen bir seçim politikası muhalefet lehine sonuç doğurur.


BÖLGEDE GELENEKSEL SOSYAL DAYANIŞMA AĞLARI DAĞILDI 


Yine aynı çalışmanızda Türkiye’nin en önemli sorununun ekonomik kriz/işsizlik olduğunu söyleyenlerin oranının yüzde 71,6 olduğu görülüyor. Kürt illerinde ekonomik krizin boyutlarına ilişkin gözlemleriniz nedir? Mevcut yoksulluk/işsizlik tablosu seçim sonuçları üzerinde ne kadar belirleyici olacak?   


Ekonomik kriz ve işsizlik gerçekten bölgede çok önemli bir sorun. Aralık ayında yaptığımız son bölge çalışmasında 6000 TL ve altında gelire sahip olanların oranı yüzde 65’e yakındı. Bu oran açlık sınırında olan yüzde 65’den fazla bir kesimin bölgede yaşadığını bize söylüyor.


Eskiden de bölge çok yoksul bir nüfusu barındırıyordu. Uzun süreli çatışmalı durum, üretim ve yatırım zayıflıkları, kalkınmada öncelikli bölge statüsünde yaklaşılmamış olması, kaynak dağılımındaki eşitsizlikler gibi nedenlerle bölge uzun süre yoksulluğa mahkumdu ama, eskiden geleneksel sosyal dayanışma ağları, siyasal ve sivil alan örgütlenmelerinin ortaya çıkardığı dayanışma ağları, köyle kırla bağın daha güçlü olmasına bağlı olarak temel ihtiyaçlara oradan erişim olanağı krizle baş etme de önemli dinamiklerdi.


Ancak son 8 yılda bu dinamikler ciddi anlamda tahrip oldu, dayanışma ağları dağıldı. Mevcut koşullarda kim ne kadar kazanabiliyor ise o kadarla geçinebiliyor daha doğrusu geçinilemiyor! Dayanışma ağları tahrip olan toplumun küçük bir kısmı mülki yerel idarelere bağlı kurumlardan alınacak küçük sosyal yardımlarla geçinme olanağına erişmiş görünüyor.


Bölgede yaptığımız ve düzenli olarak ölçtüğümüz verilere göre toplumun yüzde 65’inden fazlası; ekonomik krizin, demokrasi krizinin, adalet krizinin, eğitim krizinin temelinde Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün yattığını düşünüyor.


Ocak 2023’te sonuçlarını kamuyla paylaştığınız çalışmanız ise Türkiye geneline ilişkin. Bu çalışmanın çarpıcı sonuçları neler oldu? Siyaset alanını önemli ölçüde belirleyecek aktörlerden HDP’nin kendi adayıyla seçime girmesi sonuçları nasıl etkiler?


Bu çalışmanın en önemli sonuçlarından biri muhalefet partilerinin kısmi oy artışlarına rağmen iktidarın Türkiye genelinde toparlama eğiliminde olduğudur. İkincisi ittifaklar sisteminin seçmen tabanları nezdinde önemli oranda benimsenmiş olmasıdır. Üçüncüsü ekonomik krizin Kürt sorunundaki çözümsüzlük ve çatışmalarla bağının önceki ölçümlerimizden daha fazla görülmeye başlanmasıdır.


Dördüncüsü; muhalefetteki belirsizliklerin kararsız seçmeni iktidara yönlendirme potansiyelini göstermiş olmasıdır. Beşincisi; genç seçmen içinde muhalefet partilerinin yükselişini sürdürmesidir, Ancak genç seçmenler arasında kararsız veya sandığa gitmek istemeyen üçte birlik bir kesimin sabitleşmeye başlama riskidir.


Altıncısı; HDP’li seçmenin partisinden kendi adayı ile üçüncü bir güç olarak süreci hareketlendirecek politikalar ve atraksiyonlara girmesine dair yükselen talebidir.  Yedincisi; siyasi parti liderliklerinin özellikle CB seçimleri ve adayları üzerinden ileri sürdükleri tez ve tutumların seçmen tabanlarında algıya dönüşmüş olmasıdır. Örneğin ikili adaylıkta olası HDP adayına İyi Parti seçmeni nerede ise hiç oy vermeyi düşünmemekte iken, CHP seçmeninin oy verme oranı da düşüktür. Bununla birlikte Kılıçdaroğlu aday olması halinde en yüksek oyu partisinden ve HDP seçmeninden alırken, İYİ parti seçmeninden en yüksek oyu Yavaş ve İmamoğlu alabilmektedir. Ayrıca HDP seçmeninin en az oy verdiği aday Akşener ve Yavaş görünmektedir.


Sekizincisi; ana akım muhalefetin Cumhurbaşkanlığı seçimleri açısından riskli sınırlarda gezdiği, belirsizliğin ve içerdeki aday tartışmalarının seçmeni uzaklaştırıcı etki yapmaya başladığını göstermesidir.


Dokuzuncusu; her iki ana akım ittifakın hem meclis çoğunluğunu sağlamak hem de CB seçimlerini kazanabilmek için HDP ve seçmenlerinin mutlak surette desteğini kazanmak zorunda olduğu, bu nedenle HDP ve seçmenlerini sürecin ortağı kılmak zorunda olduğudur. Onuncusu; koşullar böyle devam eder ise çoklu aday etrafında CB seçimlerinin 2. tura kalma olasılığının güçlenmesidir.


Seçimler yaklaşırken, Altılı Masa’nın HDP’yle ortak aday çıkarma konusunda müzakere etme olasılığı sizce var mı?  


Altılı masa şimdiye kadar HDP ile birlikte ortak aday çıkarma konusunu gündemine dahi almış görünmüyor. Aksine bu konuda İYİ parti üzerinden açık bir ret var gibi. Masanın gelebildiği en uzlaşmacı nokta HDP seçmeninin de itiraz edemeyeceği bir aday gösterebilme olasılığı. Seçtiği adayın sonradan HDP’nin de benimsemesini sağlayacak kimi adımlar düşünüyor olabilirler. Burada tercih edilecek ortak adayın profili kuşkusuz etkili olacaktır. Ancak Altılı Masa kimi aday gösterirse göstersin o adayın HDP ile HDP seçmeninin talep ve beklentilerini karşılamayı sağlayacak bir müzakere yürütmesi zorunlu görünüyor. Aksi halde kazanmaları mümkün değil. HDP müzakereye açık olduğunu hep söyledi. Hala da bu konuda açık kapı politikası uyguluyor.

Kaynak:Krt

Haber Galeri
Yorum Ekle

kod


© Tüm Hakları Saklıdır.