HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen cezaya, partisinin İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encu’ye polisin attığı tokada ve bunu protesto için gittikleri Kadıköy'de maruz kaldıkları ablukaya, tepki gösteren Sancar, "İstanbul’u faşizmin üssü yaptırmayacağız" dedi.19 Aralık’ta “Hayata Dönüş Operasyonu” adı altında yapılan katliamda ve Maraş Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anarak sözlerine başlayan Sancar, “Üzerinden neredeyse çeyrek asır geçti, sorumlular cezasız bırakıldı. Çünkü cezasızlık bir devlet politikası ve yönetim şekli olarak uygulanıyor. Bunun gibi sayısız kanayan yaranın temelini oluşturan ihlaller, kıyımlar, katliamlar açığa çıkarılmadan; gerçek bir yüzleşme olmadan ortak bir yaşamı barış ve demokrasi üzerine kurmanın mümkün olmadığın hatırlatalım" dedi.
"HAKİKAT VE ADALET KOMİSYONU KURULMADI"
Maraş Katliamı'nda yaşamını yitirenlerin ailelerinden özür dilenmediğini, yüzleşme olmaması nedeniyle başka katliamların yaşandığını söyleyen Sancar, “Çorum gibi, Sivas gibi, Gazi gibi… Bu karanlık döngü bugün de Alevi toplumuna karşı nefret, mezhepçi, ayrımcı temelde yönelimlerle devam ediyor. Bir hakikat ve adalet komisyonu oluşturmak bu kadar zor mu? Evet bazıları için zor. Çünkü hakikat ortaya çıktığında bu karanlık döngünün gerçek failleri ve sebepleri de öğrenilecektir. Bu yöntemleri bir iktidar tekniği olarak kullanmayı sürdüren çevrelere faturası elbette hafif olmayacaktır. O nedenle gelen her iktidar yüzleşmeden adalet talebinden fersah fersah kaçtı. Ama bizler ve demokratik güçleri bu çalışmaları sürdürme borcu altındayız. Asla vazgeçmeyeceğiz bu çabadan ve asla karanlıkları geleceğe taşıma planlarına izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.
"HDP'NİN GÜCÜNÜN FARKINDALAR, O NEDENE SALDIRILAR PERVASIZLAŞIYOR"
İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encu’ye atılan tokada, hasta mahpus ailelerine yönelik uygulamalara değinen Sancar, şöyle devam etti:
“Bir örgütlü kötülük düzeni içinde yaşıyoruz. Yeni rejim inşası otoriter temelde, çeşitli hamlelerle devam ediyor. Rejim inşasının en önemli parçası demokratik siyasete sürekli saldırmak ve tasfiye planlarını devamlı işletmektir. Pazar günü İstanbul’da yaşananları hepimiz biliyoruz. Bizim İstanbul İl Eş Başkanımız ve Şırnak eski Milletvekilimiz Ferhat Encu’ye tokatla saldırıldı. Hasta mahpusların ailelerinin adalet nöbetine, annelere saldırıldı, onlarla dayanışma içinde orada olan gençlere saldırıldı. Bütün bu saldırıların amacını biliyoruz. Bu iktidar şiddet ve savaş politikalarıyla, gerilim ve nefret politikalarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Önünde en büyük engel gördüğü demokratik mücadele kararlılığına da en sert şekilde saldırmayı ayakta kalmanın bir çaresi ve yolu olarak görüyor. HDP ve birlikte hareket ettiği demokrasi çevreleri bu konuda önlerinde en büyük engel olarak duruyor. HDP’den korkuyorlar o nedenle. HDP’nin bu rejim inşasını durduracağını biliyorlar. HDP’nin bu iktidara kaybettirme gücünün farkındadırlar. O nedenle saldırılar pervasızlaşıyor ve sürekli yeni boyutlar kazanarak devam ediyor."
"BU ABLUKA KORKUNUN TABLOSUDUR"
"Bizler bu saldırıyı, pazar günü yaşanan saldırıyı protesto etmek ve buna dair bir açıklama yapmak için İstanbul Kadıköy ilçe binamızın önünde bir araya gelmeyi kararlaştırmıştık. Eş Genel Başkanlar olarak ben ve Pervin Buldan, milletvekillerimiz, bileşen partilerimiz, ittifak güçlerimiz ve demokrasi çevrelerinin temsilcileri orada buluşacaktık. Oraya gitmeye kalktığımızda gördük ki, bütün yollar abluka altında. Bütün yollar kesilmiş. Binlerce polis yığılmış. Panzerler, çeşitli polis araçları orada gerçek bir abluka yaratmış. Bu abluka, bu düzenin bizatihi sembolüdür. Topluma abluka; siyasete, adalete, hakikate abluka. Bu ablukalarla ayakta kalabileceğini düşünüyor ama yanılıyor. Öyle bir pervasızlık vardı ki, Türkiye’nin 3’üncü büyük partisinin bir Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ilçe binamızın içinde ablukada tutuldu, dışarı çıkmasına izin verilmedi. Ben ve yönetici arkadaşlarımız ilçe binamıza birkaç metre kala ağır bir polis ablukasına maruz kaldık. Birimiz kendi ilçe binasından dışarı çıkamıyor, birimiz kendi ilçe binasına giremiyor. Bu tabloyu bir sürü sıfatla anlatabilirsiniz, ama dün de söyledim yine söyleyeceğim: Abidin Dino’ya sorsanız, ‘Sen korkunun resmini yapabilir misin Abidin?’ diye, Nazım Hikmet sormuştu biliyorsunuz, bu tabloyu korkunun tablosu olarak hemen çizerdi."
"HİÇBİR ŞEKİLDE ENGELLEYEMEYECEKLER"
"İktidar, bizlerin kararlılığından korkuyor. Demokratik siyasette ısrarımızın yarattığı büyük güçten korkuyor. Bu rejimin inşasını durduracak olma irademizden korkuyor. Geleceği demokrasi, adalet ve barış üzerine kurma kararlılığımızdan, ısrarımızdan korkuyor. Yürüyüşümüz bütün saldırılara karşı büyüyerek devam ediyor. Korku ile sesimizi kısabileceklerini sanıyorlar ama yanılıyorlar. Her şeyi denediler, her yolu denemeye devam ediyorlar, ama sesimizi kısamıyorlar. Tecritlerle, ablukalarla halklarımızla buluşmamızı engelleyeceklerini sanıyorlar ama büyük yanılıyorlar. Halklarla buluşmamızı ve halkların ortak mücadelesini demokratik geleceğin inşasında temel güç haline getirmemizi hiçbir şekilde engelleyemeyecekler. Bunu dün Kadıköy’de bir daha gördüler. Bu vesile ile dün orada bizlerle dayanışma için bulunan, orada bulunmayıp dayanışma mesajları yayınlayan herkese teşekkür ediyorum."
"İSTANBUL VE ROBOSKİ BULUŞACAK"
"Dün altını çizdiğim bir noktayı bir daha hatırlatayım. İstanbul’u bu yeni rejim inşasında bir üs haline getirmeye çalışıyorlar. İstanbul Türkiye’nin en büyük şehri. Seçilmiş belediye başkanına yargıyı kullanarak ceza veriyorlar, daha önce sayısız örneğini üzerimizde denedikleri politikayı şimdi İstanbul’a taşıyorlar. İstanbul’daki bu tasfiye operasyonunun amacı da belli. Bizler üzerinde denedikleri ve pişirdiklerine inandıkları politikaları bütün Türkiye’ye yayıyorlar. Yeni bir vesayet sistemi ve otoriter rejim inşasını sona götürmek istiyorlar. Yani bu şekilde amaçlarına ulaşacaklarını düşünüyorlar. Biz de diyoruz ki, bunun engellemenin yolu bu iktidarın yeni rejim inşasını durdurmanın yolu, en geniş demokratik ortak mücadeleden geçiyor. İstanbul’u faşizmin üssü yaptırmayacağız. Bunun yolu İstanbul’dan Roboski’ye dalga dalga ortak mücadele ve dayanışma hattını oluşturmaktan geçiyor. İstanbul ve Roboski buluşacak ve bu rejimi de bu iktidarı da durduracak; bu iktidarı da gönderecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Yeter ki hepimiz sorumluluklarımızı yerine getirelim. HDP olarak bedeller ödüyoruz ama bu hedeften ve amaçtan vazgeçmiyoruz.”
"2023 SONUÇ ALMA YILI OLACAK"
"2023 sonuç alma yılı olacak. Cumhuriyetin yüzüncü yılını geride bırakacağımız bir yıl aynı zamanda. Bu Cumhuriyeti demokrasi ile buluşturacak örgütlülüğü mücadeleyi her gün anlattık. 2023'ün demokratik yılını inşa yılının olmasını sağlamak hepimizin ortak görevidir. Ortak hedefe yürüyüşü en güçlü hale getirme sorumluluğu altındayız. Bunu başarırsak, eşit yurttaşlığı, yerel demokrasiyi, adaleti içeren; demokratik cumhuriyete giden yolu mutlaka açacağız. Kendimize, halklarımıza güvenelim, bu mücadelenin sonuç alacağına inanalım.
Korku, bu iktidarın içine düştüğü kör kuyu gibi. Panik, saldırganlık, yıkımı da beraberinde götürüyor. İktidarı bunları derinleştirecek yollara sürüklüyor. Korkmakta haksız değiller. Nazım Hikmet'in dizeleri ile bitirmek istiyorum: 'Hiçbir korkuya benzemez halkını satanların korkusu. Hiçbir cesarete benzemez halkına yaslanan insanların cesareti.'"