Van’ın hafıza mekanı olma özelliği taşıyan eski Van şehrinde başlatılan kazılarda, Ermeni ayaklanması ve Birinci Dünya Savaşı’nın tahribatını belgeleyen bulgular ortaya çıkarıldı.
Van’ın hafıza mekânı olma özelliği taşıyan ‘Eski Van Şehri’nde Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı” çerçevesinde başlatılan proje, Van Müze Müdürlüğünün idari koordinatörlüğü ve YYÜ Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülsen Baş’ın bilimsel danışmanlığındaki ekiplerce sürdürülmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Van Valiliği, Van Büyükşehir Belediyesi, YYÜ, İpekyolu Belediyesi gibi pek çok kurumun da paydaşlık ettiği proje, eski Van’ın hak ettiği değeri görmesi ve tarihi kimliğini koruyacak biçimde canlandırılması amacıyla başlatıldı.
Arkeolojik kazılar, restorasyonlar, işlevlendirme ve çevre düzenleme çalışmalarından meydana gelen kazılarda, günümüze ulaşan yapıların restorasyonlarla koruma altına alınması, bu yapıların özgün yol dokularıyla birbirine bağlanması ve bilgilendirme yöntemleri ile alanı gezenlerin kent alanı ve kent tarihi hakkında bilinçlendirilmesi hedefleniyor. Ayrıca belirlenen alanlarda yapılacak bilimsel kazılarla kentin tarihi geçmişine yönelik çok yönlü verilere ulaşılması amaçlanıyor.
Eski Van şehrinde başlatılan kazılarla ilgili açıklamada bulunan Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülsen Baş, projenin en önemli ayağının kentin etrafını çevreleyen surların ayağa kaldırılması olduğunu belirterek, çalışmalarda kentin bugüne ulaşan iç surlarında ve özgün yol bağlantıları üzerinde yoğunlaştıklarını söyledi. Prof. Dr. Baş, “Güney surlarda yapılan kazılarda, surların kerpiç dolgulu kesme taş işçilikli olduğu ve bir serhat şehri konumundaki kenti koruma adına özellikle Osmanlı döneminde sık sık onarıldığı ve güçlendirildiği tespit edilmiştir.
Öncesinde bilinmeyen dairesel ve dikdörtgen burçların da ortaya çıkarıldığı bu çalışmaların, sur restorasyonlarına da dönem izleri bakımından sağlam veriler sağlayacağı düşünülmektedir. Kazıların bir ayağını yol dokularının ortaya çıkarılması oluşturmuştur. Bu maksatla maarif dükkanlarından, kuzeye yönelen yolun Çifte Hamama kadar kesintisiz devam ettiği anlaşılmıştır. Çalışmalarda taş kaplama yol ve bu yolu iki kenardan çevrelen sivil mimari izleriyle karşılaşılmıştır. Yapıların kerpiç duvarlarının kütleler halinde yıkılarak bu yolların kapanmasına neden olduğu belirlenmiştir. Bunun yanında çalışmalarda çıkarılan kazı toprağının elenmesi sonucunda Osmanlı’nın son dönemlerine ait çok sayıda sırlı ve sırsız seramik, tütün lüleleri, bronz sikkeler ve farklı metal buluntular da tespit edilmiştir” dedi.